Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi » Cilt: 28 Sayı: 1

Maddelerinde yüksek disiplin kurulunun disiplin cezası vermesi durumunda bu cezalara karşı ilgilinin, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde genel kurula itiraz edebileceği düzenlenmiştir. Genel kurul, kararı onamadığı takdirde, kararı ya kaldırır, ya değiştirir veya soruşturmanın genişletilmesi için dosyayı yüksek disiplin kuruluna gönderir. Fıkrasında; “Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir” hükmüne yer verilmiştir. “Alt ceza uygulaması” olarak ifade edilir[386]. Böylece memurun disiplin suçu oluşturan fiiline karşılık gelen cezanın tespit edilmesinden sonra memurun geçmiş çalışmalarının olumlu ve sicillerinin de iyi olması şartıyla bir alt cezanın verilmesi konusunda ceza vermeye yetkili amir veya kurullara takdir yetkisi[387] tanınmış bulunmaktadır[388]. Görüldüğü gibi disiplin kurullarının karar verme yetkileri belirli sürelere bağlanmıştır. Acaba bu sürelere uyulmamasının hukuki sonucu ne olacaktır? Kurulların inceleme, görüş bildirme ve karar vermeleri için konulmuş olan süreler, işin sürüncemede kalıp memurun tedirgin edilmemesine yönelik olduklarından bu sürelere içinde karar verilmemiş olması kararları hukuka aykırı hale getirmez[383]. Disiplin cezalarının verilmesinde disiplin kurulları açısından bağlı yetki doğuran ve cezalandırma yetkisini sınırlayan süreler zamanaşımı süreleridir\. Her gün yeni bir oyun keşfet ve sınırsız eğlencenin tadını çıkar. resmi web sitesi\. Bu nedenle kurulların karar verme sürelerini cezalandırma yetkisini düşüren bir süre gibi görmek, kanunda olmayan yeni zamanaşımı sürelerinin kabulü anlamına gelecektir.

Fıkrası ile, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında uygulanan disiplin cezalarının yargı denetimi dışında bırakılabilmesi için yasama organına imkan tanındığı, yasama organınca bu imkana dayanılarak 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2. Fıkrasındaki düzenlemeyle, sadece disiplin amirlerince disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen cezaların yargı denetimi dışında bırakıldığı görülmektedir. İç hukuktaki bu düzenlemeler karşısında disiplin amirlerince disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen disiplin cezalarının yargısal denetiminin yapılması mümkün görülmemektedir. Başka bir anlatımla, 1602 sayılı Kanununun 21/3. Maddesindeki hükümden maksat, gerçekten ve her bakımdan askeri disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen cezaların yargı denetimine mani olmaktır.

Bu düzenleme disiplin suçlarında kanunilik ilkesine uygundur. Ancak disiplin tecavüzü teşkil eden eylemler AsCK’nun 162/1-A maddesinde; “Askeri terbiyeyi, disiplini bozan ve hiç bir Ceza Kanununun maddelerine uymayan fiiller ve tekasüller” olarak tanımlanmıştır. Hangi eylemlerin disiplin tecavüzü oluşturacağı tamamen disiplin amirlerinin takdir yetkisine bırakılmıştır. AYİM istikrarlı bir şekilde idari soruşturma raporlarını bir hazırlık işlemi olarak görmekte ve idari davaya konu olamayacağı yönünde karar vermektedir[794]. İdari soruşturma raporlarını bir disiplin cezası olarak kabul etmek de mümkün değildir. Kara Kuvvetleri Komutanlığının özlük dosya devamlı talimatı incelendiğinde “Beşinci Bölüm”ün adli işlemler grubu olarak ayrıldığı, disiplin cezalarına ait işlemlerin bu bölümde muhafaza edileceği görülmektedir. Resmi belge niteliğinde olan, savunma istem yazılarının ve savunmaların, sonuçta disiplin cezası verilmemiş olsa dahi davacının özlük dosyasında muhafaza edilmesinde mevzuata ve hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır[790]. İdarenin, hizmet görülürken, denetim ve gözetim yükümlülüğü cümlesinden olarak, ajanlarını ikaz ve gerektiğinde cezai işlem yapma yetkisine sahip olduğu; bu meyanda, amirin disiplinin sağlanması ve korunması için zaman zaman personelini tenkit ve muaheze edebileceği veya uyarabileceği izahtan varestedir. Söz konusu işlemler, yazılı veya sözlü olabileceği gibi, konusu veya öznesi itibariyle genel veya özel nitelikte de bulunabilir. Kanunun “İhtiyari Müracaat ve İdari Makamların Sukutu” başlıklı 35. Maddesinin (a) bendi, “İhtiyari müracaat; Kesin işlem yapmaya yetkili makamlarca tesis edilen idari işlemlerin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması, üst makamdan yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açmak için belli olan süre içinde istenebilir. Bu müracaat işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.

  • Savaşın sevk ve idaresinin teknolojikleşmesiyle, işlev disiplini de gittikçe daha çok önem kazanmaktadır.
  • Bunun ölçüsü olayın içerisinde bulunduğu hal ve şartlara göte takdir olunur, yani failin hizmetteki tecrübesi ve görevinin getirdiği sorumluluk derecesi ile ölçülür[58].
  • Yeni ceza, infaz edilmiş olan cezadan daha ağırsa çekilen ceza mahsup olunur.

İşte bu gibi durumlarda savunma istek yazıları ile ilgilinin savunması özlük dosyasında muhafaza edilmektedir. Her ne kadar ceza verilmemiş olsa da kişiler bu yazıların menfaatlerini etkileyebileceği endişesiyle özlük dosyalarından çıkarılmasını istemektedirler. Taleplerinin reddedilmesi durumunda ise dava yoluna başvurmaktadırlar. Örneğin “…Yaşanan son olay nedeniyle savunmanızı alarak size ceza vermek istemiyorum. Davranışlarınızı bir subaya ve bir Tim Komutanına yaraşır seviyeye getirmenizi sizden bekliyor ve sizi son kez yazılı olarak ikaz ediyorum. AYİM bir kararında; uyarı yazının disiplin cezası olarak kabul edilebilmesi için içeriğinde, öncelikle amir tarafından disiplin tecavüzü oluşturduğu değerlendirilen eylemin işlendiği yer ve zamanın maddi olarak belirtilmiş olmasını, bunun yanı sıra cezalandırma iradesinin açıkça ifade edilmiş olmasını aramıştır[777].

Maddesi de, amirin, maiyetinin şeref ve haysiyetini, sağlığını, özlük hakları­nı gözetmeye mecbur olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden, örneğin, hasta olan astını muayeneye sevk etmeyen, astlarının yiyecek ve giyeceklerini zamanında tedarik ettirip dağıtmayan, astlarının izin ve istirahatlarını zamanında kullandırmayan amirler, astlarını gözetim görevinde ihmal etmek suçunu işlemiş olurlar[143]. Dolayısıyla suç tedbirli bir amirden beklenen özen ve ihtimamın gösterilmemesi hallerinde taksirli olarak işlenebilir[144]. “Astlarına hizmetle ilgisi olmayan emir verenler, astlarından hediye isteyenler veya borç alanlar 10 günden 2 aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılırlar” (477 SK m.53). Kısa süreli izin süresini geçirme suçunun maddi unsuru failin, kıtasından veya görevini yapmakta olduğu yerden izin alarak ayrılmasından sonra dönmeye mecbur bulunduğu günden itibaren 6 güne kadar özürsüz gelmemesidir. Şayet iznin geçirilmesi bir özre dayanıyorsa suç oluşmaz. Nelerin özür sayılacağı kanunda belirtilmemiştir. Maddesi, ailesi fertlerinden birisinin ağır hastalığı veya ölümü, kaza, doğum, yangın gibi beklenmeyen felaketleri mazeret (özür) saymışsa da, bunların dışında failin kıtasına zamanında katılmasını engelleyen durumlar da özür sayılabilmektedir[126]. Failin savunma amaçlı olarak doğru olmayan sözler söylemesi veya savunma yapmaktan kaçınması suç teşkil etmeyen, savunma hakkına ait olan fiillerdir. Gerek yargılama aşamasında gerekse disiplin amirince gerçekleştirilen soruşturma safhasında sorulan sorulara cevap vermek fail için bir askeri hizmet sayılmaz[116]. Üste veya amire karşı söylenen sözler saygısızlık sınırını aşıyorsa, fiil AsCK’nun 85. Maddesinde düzenlenen üste veya amire hakaret suçunu oluşturacaktır[100].

Dilerse kendi yetkisine giren bir disiplin cezası verebilir[90]. Kendisi cezalandırmak istemiyorsa askeri mahkemece ceza verilebilmesi için evrakı ilgili birime intikal ettirir. Yukarıda da belirtildiği üzere, disiplin kabahatleri, aslında AsCK’nun 18. Maddesinde yazılı askeri kabahatlerden ibarettir. Ancak işleniş şekilleri yahut meydana getirdikleri sonuçlar bakımından nispeten hafif sayılabilecek hallerdir. Buna karşılık disiplin tecavüzleri askeri disiplin ve terbiyeyi bozan ve fakat hiçbir ceza kanununun hiçbir maddesinde yazılı bulunmayan hareketlerdir. Dolayısıyla, disiplin kabahatleri­nin nelerden ibaret olduğu AsCK’da düzenlendiği halde, disiplin tecavüzleri hiçbir ceza içeren kanunda düzenlenmemiştir. Görüldüğü üzere disiplin kabahatleri disiplin suçlarının kanunla düzenlenmesi ilkesine uygun iken disiplin tecavüzleri bu ilkeye ters düşmektedir[89]. Bir asker kişinin suç teşkil eden fiiliyle ilgili yasal işlem yapmaya amiri yetkili olduğundan maddede “mavefk (üst)” kelimesinin kullanılması yanlıştır[64]. Nitekim uygulamada bu suçun faili “üst” yerine “amir” olarak anlaşılmaktadır.

Bu düzenlemeler esas alınarak hazırlanan Yönetmelik ile yüksek disiplin kurulu ve disiplin kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü ile hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri belirlenmiştir. Maddesinde, MSB’lığında yüksek disiplin kurulu, MSB’lığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarında birer disiplin kurulu kurulacağı; 4. Maddesinde, yüksek disiplin kurulunun kimlerden oluşacağı[304]; 21. Maddede, haklarında aylıktan kesme veya daha ağır disiplin cezası uygulanmış olanların, bu cezaları 657 SK’nun 133. Maddesinde belirtildiği şekilde sicillerinden silinmiş olsa bile kurullarda görevlendirilemeyecekleri[305]; 22. Maddede de, kurulların başkan ve üyelerinin, kendilerine, eşlerine, ikinci dereceye kadar kan ve sıhrî hısımlarına, disiplin cezası verilmesini teklif ettikleri[306], disiplin soruşturmasını yaptıkları veya atanmasına yetkili oldukları memurlara ait işlerle ilgili olan Kurul toplantılarına katılamayacakları hükme bağlanmıştır.

Maddesinin ilk fıkrası, “bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” hükmünü içermekte olup, maddenin 2 . Fıkrasında bu hürriyetin sınırlanma şartları, son fıkrasında hürriyetin kullanılma usulünün kanunla düzenleneceği hususu yer almakta, konumuzla ilgili önem arz eden maddenin 3 . Fıkrasında ise, “haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümlerin, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmayacağı” hükme bağlanmaktadır. Temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere istinaden, ölçülülük ilkesi dahilinde ve Anayasa’nın sözüne, ruhuna, demokratik toplum düzeni ile lâik cumhuriyetin gereklerine uygun olarak kanunla sınırlanabileceği Anayasa’nın 13 . AİHM’nin askeri disiplin gerekçesiyle din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanabileceğine ilişkin kararları, özellikle YAŞ kararı ile TSK’dan çıkarılan kişilerin başvurularında yoğunlaşmaktadır. Başvuruları reddederken, çıkarma işleminin başvurucunun dini inanç veya görüşleri, eşinin türbanı veya dini vecibelerini yerine getirmesi nedeniyle değil, askeri disiplin ve laiklik ilkesini ihlal eden tutum ve davranışlarından dolayı tesis edildiğini belirtmektedir[626]. Mahkeme’nin bu konudaki kararlarına, askerlik gibi sıkı kuralların hâkim olduğu kurumlara gönüllü olarak giren kişilerin, din ve vicdan özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara katlanmakla yükümlü olduğu temel görüşü hâkimdir[627].

A) El konulan şey ve yakalanan kişi tutanakla görevli kolluğa teslim edilir.b) Sadece el konulan şey kolluk kuvvetlerine teslim edilir.c) Elde edilen şey adli makamlara teslim edilir.d) Hiçbir şey yapılmaz.e) Şahıs bölgeden uzaklaştırılır. 48) Olay yeri güvenliği sağlanırken yapılması yanlış olan hangisidir? A) Olay yeri yeterince görünür şekilde işaretlenmelidir.b) Meraklı kişiler olay yerinden uzaklaştırılmalıdır.c) İkinci bir kaza olma ihtimaline karşı tedbir alınmalıdır.d) Kazazede olay yerinden hemen uzaklaştırılmalıdır.e) Patlama ve yangına karşı gerekli önlemler alınmalıdır. 70) Bir güvenlik görevlisi, amirleri ile yapacağı özel görüşmeler için zamanı nasıl ayarlamalıdır? A) Genellikle sabah mesai öncesi yapmalıdır. C) Amirinin yoğun olmadığı serbest görüşme saatlerini seçmelidir. 8) MP5 makineli tabanca da, mekanizma şarjörden fişek almadan ileri gidiyor ise aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 96) Güzergah güvenliği ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır ? A) Korunan kişinin geçeceği güzergâh saldırılar için en müsait alanlardan biridir.

Maddesindeki; “…İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” genel ilkesinden sonraki “Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisna getirilebilir.” hükmü yasama organına izin veren bir düzenlemedir. Başka bir ifadeyle yasama organı, AsCK’daki disiplin amirlerine oda hapsi cezası verebilme yetkisini düzenleyen hükümleri yürürlükten kaldırdığı taktirde, Anayasaya aykırılık söz konusu olmayacaktır. Başka bir anlatımla, Kanununun 21/son maddesindeki hükümden maksat, gerçekten ve her bakımdan askeri disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen cezaların yargı denetimine mani olmaktır. Yasanın lafzından da bu sonuca ulaşılmaktadır. Yasa koyucu ceza veren makam bakımından kurul yada amir ayrımı gözetmeseydi basit bir şekilde disiplin cezalarının yargı denetimi dışında olduğunu belirtmekle yetinir, özellikle “…disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır”  ifadesini kullanmazdı. Sancaktar, AYİM disiplin kurulu kararlarının yargı denetimine kapalı olduğunu belirtmekte ise de[728]  kanaatimizce disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarının yargı denetimine açık olduğunda hiçbir duraksama yoktur. Yukarıdaki sözleşme hükmü ve açıklamalar çerçevesinde, oda hapsi disiplin cezasının sözleşmenin 5.